Sabah dr rv`suna gittik. Ben kasiliyordum, kiyamet kopacak diye ama oyle olmadi. Gunes hastaneye gittigimizi dusunmedi, Isik da kahvaltisini yapsaydi bizimle gelebilirdi diyerek evden ciktik. Bugunku rv`umuz Proton Therapy Center`da idi. Mustafa ve Murat kayit islemlerini yaparken biz bekleme salonundaki kucuk oyun salonuna girdik Gunes`le. Onun deyimiyle kres, hala oranin hastane oldugunu farketmemisti. Kayit islemleri uzayinca orda 1 saat oynama firsati bulduk, cok mutlu oldu oyuncaklarla, kitaplarla. Bu arada Amerika`nin havasi mi suyu mu iyi geldi bilmiyorum ama geldigimizden beri yurumesi cok farketti, artik surekli oturmak degil ayakta tutunarak durmak istiyor, tek elimizden tutup yuruyor, kendi kalkmaya gayret ediyor. Bunlari gelisme olarak gorunce insan mutlu oluyor tabi ama artik ben de kosturabilirim anne, ben artik iylestim, bebekler gibi yuruyorum falan diye akilli akilli konusunca icim eziliyor biraz. Iki gundur su icmeye de basladi. Ameliyattan beri sade su verememistik. Daha sonra dr`u gormeye gittik, bu sefer tabi anladi artik ve agladi biraz. Dr`u beklerken, radyoterapi almak icin gelmis cocuklarin ailelerini gorduk. Orasi da hastaneden cok krese benziyordu. 3 cocuklu bir aile ailecek sanki gezmeye gelir gibi gelmislerdi, diger bir anne ile konustum, ya durumu kabullenmekten ya da bizden daha farkli algiladiklari icin cok dogal ve pozitifti. 20 kur kemoterapi ardindan burdayiz diyordu. Cocuklar kesinlikle cok yipranmis ve hasta gozukmuyor. Bilakis saclar disinda saglikli cocuklardan ayirtetmek zor. Urkek de gorunmuyorlar, ama Gunes gibi hastane travmasi yasadilar mi bilmiyorum, cocuktan cocuga da farkeder tabi, Gunes`in sezgileri cok yuksek, cocuk gibi degil bazen, dikkatini dagitmak cok zor.
Dr. Mary`yi cok sevdik, 1 saat hep birlikte konustuk. Bu ilk gun icin istedigimiz cevirmene pek ihtiyac kalmadi. Anlasabildigimizi gorduk, ozellikle Murat ve Mustafa, tibbi seylere hakim degiliz diyorlardi ama dr. sonunda siz de tip dr`sunuz herhalde dedi.. Oncelikle onlar da patolojiye bakmislar, tumor pnet-ETANTR. Az rastlanan turden. Yani Hacettepe`deki patolog Figen H. ve italyan patologla hemfikirler. Bu kadar az rastlandi ise mucadele biliniyor mudur diye bu da insani biraz uzuyor. Dr. Proton Therapy`nin ozellikle bu yastaki cocuklar icin avantajlarini anlatti, bizim yolladigimiz dokumanlari iyice incelemis, bize tekrar sureci anlattirdi. Nasil bir program cikaracaklar o Sali gunku rv`da belli olacak. Cunku pzt konsey varmis. Proton radyoterapi ile verdikleri kemoterapi radyoterapinin etkisini artirici adjuvan bir kemoterapi imis ve cok yorucu olmuyormus. 6 haftalik proton tedavisi bir omurde 1 kere yapilirmis, yani tekrari olmayacak, olursa baska tur tedaviler olacak. Normal sartlarda evden gidip gelmeli olacakmis. Hepsi 45 dk`da bitiyor diyor. Nitekim bekleme salonundaki diger cocuklarin isi bitmisti biz dr`un yanindan cikarken. Ama henuz bir tedevi programi cikartilmadi tabi, belki once rutin kemoterapi uygulanir, sonra radyoterapi, hic sanmamakla birlikte once ameliyat bile olabilir dedi. Onlar konusurken Gunes`le biz resim yaptik, cok sakindi kuzu. Ve eve gidiyoruz diyince sarki soyleye soyleye cikti hastaneden. Isik`a hastanede verilen ayicigi hediye getirdi. Tedavi icin hergun gidip gelinecekse, kaldigimiz ev cok rahat ve hasataneye 3 dk mesafede. Burda kaliriz gibi gorunuyor. Hatta bazi gunler Isik`i da yanimizda goturebiliriz.
Sozun kisasi, dogru yerdeyiz gibi gorunuyor, Isik`in ve annemin yanimizda olmasi ve ev ortami sureci biraz daha normallestirecek gibi gorunuyor. Insanin anneye ne uzun sure ihtiyaci var omur oldukca.
Simdi 3 gun dr yok, cocuklar gibi buna seviniyorum.. kisa vadeli sevincler gelistiriyorum galiba ama zaten yapacak da birsey yok.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAyşecim, şu blog işi ne iyi oldu, Ali'nin elleri dert görmesin. Tam da merakımın dayanılmazlaştığı noktada bir bakıyorum ki yazmışsın. Zaman ayırıp ayrıntılı bir şekilde yazdığın için çok teşekkür ederiz. O kadar değerli ki yazdığın her kelime.
YanıtlaSilAçıkcası okuduktan sonra içimde hiç bir zaman azalmayan olumlu ve ümit dolu duygular daha da arttı. Sürecin kolay geçeceğine hem çocuk olduğu için hem de bahsi geçen çocuk Güneşim olduğu için çok inanıyorum. O çok güçlü..belki hepimizden daha fazla. Ayrıca nadir görünen bir tümör olduğuna göre 'agresif' diye karakterlendirmek mümkün değil. Kimse bilmediği ve tanımadığı birşeyi sınıflandıramaz. Bu bilimde de böyle.
Anlattığın bazı şeyler gülümsetti beni. Mesela Musti ve Murat'ı doktor sanmaları. Musti, zamanında kalbin anatomi ve fizyolojisini eksiksiz anlattığı gün beni çok şaşırmıştı, demek Murat da öyle.
Güneşimin sinir dokuları günde 1 mm kendini onarıyor, o yüzden gün geçtikçe yürüyecek de koşacak da. Bu Amerikanın havası, suyu değil,kuzunun kendi iyileşme mekanizması, meydan okumasıdır güzel arkadaşım :)
Ayşecik, insanların ve ortamın doğallığından bahsetmişsin. Balkonda konuşmuştuk hatırlarsın. Kasvetli bir ortam yaratmak bizim kültürümüzde var sanki. Bundan kaçınmayı; dogal ve iyimser bir ortamda olayları yaşamayı çok önemsiyorum. Sizin de bunu önemsediginizi ve uyguladığınızı da sevinerek fark ediyorum. Bu günler huzurlu bir ortamda geçip gidecek, herşey güzel sonuçlanacak. Coen'lerin 'Serious Man' de söylediği gibi "Receive with simplicity everything that happens to you"
Hepinizi çok seviyorum.
Erinç
Gulaysegul,
YanıtlaSilSabahtan girdim nete,
gunesler n'etti diye,
haberler guldu gecti,
gonlumuzun teline.
aysemcim: iyi ki tam su kuzeyli volkan patlamasindan once yola ciktiniz: simdi kul bulutlari nedeniyle turkiyeden tum avrupa ucuslari iptal olmus durumdaymis neredeyse. hemen siz aklimiza geldiniz. gercekten de yalnizca bir gun once yola cikmissiniz; simdi girip tekrar baktim...
dun gael ve damien'lere ugradik. sizleri cok opuyorlar.
bugun en sonunda gunes istanbul'a da geldi.
cef "avrupada volkan kulleri yuzunden gunes tutulmasi oldu, cunku Gunes Amerika'da" dedi simdi.
sizleri koklaya koklaya opuyorum.
asli
Ben de bir dörtlük döktürerek gireyim dedim ama Aslı'nınkinin yanında hepsi pek silik kaldı. Ayşegül'cüğüm eline sağlık, pek hora geçti yukarıdaki haberler ve detaylar. Her gün yazsan her gün okurum, günde 5 yazsan günde 5 okurum. O derece yani.
YanıtlaSilÖpücükler,sevgiler günlük güneşlik Muğla'dan Amerikanyadaki tüm Uluslara ve dahi Yıldızlara.
Nazar boncuğu süper olmuş !! Ali'nin marifeti mi yoksa siz de has blogger mı oluyorsunuz yavaştan? :)
YanıtlaSilMR kolay çekildi mi? sonuç nedir? meraktayım Ayşecim, canım kardeşim.
Erinç
Aysegul, Ebru ile beraber hepinizi cok opuyoruz. Gercekten iyi oldu blogu olusturman..Amerikaya guzelce varmaniza, orada iyi olmaniza, Gunesin orayi sevmesine cok sevindik...Iyi haberlerinizi bekliyoruz. Ebru-Alper
YanıtlaSilErinc`cim nazar boncugu tabii ki Ali`nin marifeti (ama benim istegim uzerine), blogun teknik sorumlusu o. Ve hatta benim ismimin ''Aysecik''olarak cumle aleme duyurulmasi da ...Ama belki de bu nazar meselesini daha once dusunmek gerekiyordu di mi? Nazar var galiba, en birinci de kendi nazarimdan supheleniyorum ben. Her baktigimda oyle severek, oyle begenerek bakiyor(dum)um ki...ama hep sukurle ve dua ile idi. Degisen birsey yok.
YanıtlaSilCanım nazar yaşadıkça bazen şiddetle red edeceğimiz bazen yürekten inanacağımız acaip bir şey. Ama eğer varsa senin nazarının Güneşe değeceği fikrine katılamam. Hiç annelerin hele hele senin nazarın değer mi güzel arkadaşım..
YanıtlaSilAli amcaları da nazar boncuğunun en afillisini bulup en güzel lokalizasyona yerleştirmiş.
Eline sağlık Ali Bey..shhhh duyuyor musun ?!!
Erinç
Orada işlerin yolunda gitmesine sevindim.
YanıtlaSilDualarımız sizinle.
Selamlar
Muhamemd