17 Mayıs 2010 Pazartesi

kok kucre

Gunes cok iyi bir haftasonu gecirdi. Daha once de dedigim inisler ve cikislar olacak galiba. Ama iyi haline de oyle cabuk alisiliyor ki, bu haftasonu biz de bir nefes aldik, normale donduk hepimiz. Isik da bizi ozlemisti, bunu nasil ifade edecegini sasiriyordu. Gunes evde olunca o da cok mutlu, evde oynuyorlar, dun parka da gittik, fazla guneste kalmadan oynadilar. Bugun hastanede Bone Marrow Transplantation (Ilik Nakli) bolumunden bir dr'la rv'umuz vardi. Biz buraya gelmeden surekli kok hucre tedavisi diye duyuyorduk, fazla da bilmeden ne oldugunu. Bugun bunu anlamis olduk. Merak ettiginizi bildigim icin kisaca soyle ozetliyeyim: hastanin kendi kanini ozellikle kemoterapi sonrasi yeni olusmus yavru kan hucrelerini toplayip tekrar bunu hastaya vermek. Ama bu islem nasil yapiliyor? Once kendi kaninin da analizleri gerekiyor, kendi kani kendine verici olmasi gerekiyor. Sonra kasiktan toplanacagi icin oraya bir katater yerlestiriliyor, anestezi altinda cerrahi bir girisimle, ve kan sayimlarinin uygun oldugu (degilse birkac doz asi ile stimule ediliyor) bir donemde 2-3 gun gozlem altinda hastanede kalarak toplaniyor. Yalniz kok hucre naklinin yapilmasi icin oncelikle tumorun kalan parcasinin kemoterapiyle biraz kuculdugunun gorulmesi gerekiyor. Soyle ki: eger parcada bir kuculme varsa bunu gorup, evet yuksek dozda kemoterapi verirsek daha da kucultmeyi ya da yok etmeyi basarabiliriz derlerse agir bir kemoterapi tekrar planlayabilirler. Ama kemoterapinin en onemli yan etkisi kan degerlerinin dusmesi, bizim gecen hafta yasadigimiz gibi, 5 gun beyaz kure hucreleri yok denecek kadar azaldi, kirmizi kureler ve diger degerler de hayli dusuktu. Ama bu 5 gun sonunda kemik iligi kendini toparladi ve tekrar yenilendi. Agir kemoterapi ile kemik iligi bu islevini yitirebiliyor ve o zaman da bu topladiklari kok hucreleri vucuda verince hasta tekrar toparlaniyor. Zaten adina da Stem Cell Rescue (Hayat Kurtaran Kok Hucre) diyorlar. Yani bu islem ancak yuksek dozda kemoterapi sozkonusu oldugunda devreye giriyor. Bu persembe gunu MR olacak. Bunun sonucu cok onemli. Bunun sonucuna gore Kok Hucre planlanabilir. Eger kemoterapiye bir cevap yoksa da baska ilaclar denenebilir veya proton terapi erkene alinabilir. Gecen hafta yasadiklarimizi da dusununce, hakli olarak sorduk dr'a: peki kok hucre ile degerleri tekrar toparlayabileceginizi garanti edebiliyormusunuz diye. O da sayimi yapilarak toplandigi icin ve gerekli miktari bildigimiz icin sorun yasamiyoruz diyor. Bakalim, artik bu noktada ben Gunes icin neyi dileyecegimi bilemiyorum, onun sagligini geri getirecek herseye raziyiz, gecici korkular yasasak da.
Bugun size fotograflar yollamayi deniyorum. Umarim basarili olurum ve baska fotograflar da yollayabilirim. Asagidaki baglantida goreceginiz keltos fotograflar Gunes ile Isik'in Madagascar: Afrika'ya Kacis adli animasyonunu izlerken cekildi. Bircok cocuk icin travma olabilen sac dokulme meselesini hic bir sorun yasamadan atlatiyor Gunes'im. Tabii ki kardesinin de sayesinde. Biz ikisinin de sacini kazirken bir oyun gibi yasadilar bunu, birbirlerinin kafalarini sevdiler. Simdi de iyice dokulunce saclar Isik Gunes'e sen benden daha guzel keltos oldun, haksizlik diyor. Umarim hayattaki tum zorluklara hep birlikte gogus gerersiniz guzel kizlarim.. Allah ayirmasin sizi...

http://picasaweb.google.com.tr/lh/sredir?uname=100616796762302406949&target=ALBUM&id=5472234262897297809&authkey=Gv1sRgCIeL-q7WkbLkhAE&feat=email

8 yorum:

  1. AMIN...
    Sevgili Aysegul ve Mustafa,haftasonu park olayina sevindim..firsat verildikce bu sansi degerlendirdiginizde acikcasi bende ferahliyorum...guclerinizi Allah arttirsin..saglikla kalin..

    YanıtlaSil
  2. Dunyanin en guzel keltoslari bunlar. Persembe gunu sizden insallah cok iyi haberler aliriz. Cok cok opuyorum hepinizi,

    YanıtlaSil
  3. Işık nasıl da Musti'ye benzemiş tıraş olunca! Her şeyin en iyisi olsun Ayşecik.

    YanıtlaSil
  4. bu sefer ben bir şey demiyorum;
    necdet tokatlıoğlunun ilkan san'ın güftesine yaptığı besteyi dinlemenizi istirham ediyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=LAoze-xjyio

    YanıtlaSil
  5. MASALLARIN MASALI (Nazım'dan)

    Su basında durmuşuz,
    çınarla ben.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarla benim.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınarla bana.

    Su basında durmuşuz,
    çınarla ben, bir de kedi.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarla benim, bir de kedinin.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınarla bana, bir de kediye.

    Su basında durmuşuz,
    çınar, ben, kedi, bir de güneş.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

    Su basında durmuşuz,
    çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
    Suda suretimiz çıkıyor,
    çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
    Suyun şavkı vuruyor bize,
    çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

    Su basında durmuşuz.
    Önce kedi gidecek,
    kaybolacak suda sureti.
    Sonra ben gideceğim,
    kaybolacak suda suretim.
    Sonra çınar gidecek,
    kaybolacak suda sureti.
    Sonra su gidecek
    güneş kalacak;
    sonra o da gidecek...

    Su basında durmuşuz.
    Su serin,
    Çınar ulu,
    Ben şiir yazıyorum.
    Kedi uyukluyor
    Güneş sıcak.
    Çok şükür yaşıyoruz.
    Suyun şavkı vuruyor bize
    Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze....

    YanıtlaSil
  6. Sevgili kardeşim,

    Ne zamandır kafamı toplayıp yazmaya çalışıyorum, başaramadım şu ana dek. Kafamda o kadar çok düşünce var ki. Annelik üzerine sıkça düşünüyorum örneğin.

    Anne ile babayı ayıran, kabaca dokuz ay taşıma ve akabinde kendi sütünle besleme hikayesi ise acaba anneyi farklı kılan o hep fazlaca romantik bulduğumuz 'karında kıpırdadığını hissetmek','içinde bir canlı taşıma hissi','emzirirken yaşandığı tariflenen huşu durumu' falan gibi ayrıntılar mı acaba? Eğer böyle ise bunları muhtelif insanlardan defalarca dinlerken arkadaşlarımı fazlaca romantik(aslında sevimli ve içten)bulduğum için kızmalıyım kendime. Ben aynı durumu yaşadığımda/yaşarsam hepsinden beter olacağımı da adım gibi biliyorum. İroniyse ironi :)

    Ama bir dönem, yaş itibariyle etrafımdaki tüm üreme çağındaki eş, dost bir araya geldiğinde 'tekmeledi, tekmeledi!!','folik asit içilmeli mi, içilmemeli mi?' 'bizim oğlan güldü, baktı, a dedi, z dedi' muhabbetlerinden çok bunaldığımı itiraf etmeliyim. Sanki çocuktan önceki lisanlarını; ne konuşurduk, neye gülerdik hepten unutmuşlardı. Bana uzak sohbetler ediyor, anlamayı başaramadığım duygular paylaşıyorlardı ve ben kendimi yabancı hissediyordum. Bu yeni dünyaya gelen sevimli küçük insanlar kırk yıllık dostlarımla arama girmişlerdi adeta :)

    Süslenmiş hastane doğum odalarından,üzerinde 'it is a boy' , 'it is a girl' yazan balonlardan, ikram edilen boyalı 'cookie' lerden de nefret ettim. İtirafsa itiraf :)

    Ama bugünlerde anlıyorum ki; bu anne, baba olma durumu gerçekten farklı ve bir kere küçük bir insan meydana getirince değişiyor, dönüşüyor kişi. Bebekle ilk kez selamlaşıp ' baban ve ben ne olursa olsun seni herşeyden koruyacağız' dediğin andan itibaren bambaşkalaşıyorsun. Garip güçlerle donanıyorsun adeta.

    Ben bu sene tüm bu duygularla annemin ve senin anneler gününü kutladım Ayşecim, duydun mu?

    Güneşim; ismiyle müsemma, cesurca meydan okuyor, hastalığa,tedaviye, yan etkilere.Bir itiraf daha; ben böyle durumlarda doktor olduğumdan hiç hoşnut olmuyorum. Tüm yan etkileri bilmek ve matematiksel bir kesinlikle tek tek beklemek hiç hoş değil benim için. Ama Güneşin görece hafif atlatacağından, çabukça toparlanacağından (maşallah) hiç şüphe etmedim. Yanılmadım şükür ki..Gelecek güzel günlere tüm kalbimle inanıyorum.

    Hepinizi çok özledim..

    Hasret ve uzun uzun yollar ne zor..

    Erinç

    YanıtlaSil
  7. Bu arada 'masalların masalı' nazımın en sevdiğim şiiri çok iyi gitmiş..

    YanıtlaSil
  8. Sinead O'Connor'a da benzemişler güzeller. Biz de onlara "nothing compares to you" diyoruz:)
    Nazlı

    YanıtlaSil