Geçen perşembe Dr. Vats'ın haftalık muayenesi vardı. Güneş "büyük hastane" olduğu için aksi modundaydı. Tam bir muayene gerçekleşmedi. Yürüyüşünü bile göstermek istemedi. Ama biz anlattık. O dinledi. Ve yine "klinik" olarak iyi dedi. Radyoterapi ile bir küçülme beklediğini söyledi. Ağzından bal damladı, "klinik iyi"'nin yanında, seçeneğimiz çok, morhoproteimics %99 iyi sonuç verecek..vs. İnşallah. Ama ilk teşhisten 3 gün öncesine kadar da bu çocuk "klinik" olarak iyiydi düşüncesi bize "MR'ı bekle ve gör" diyor.
Kaba bir tedavi planı verdi doktorlar. Hani bundan sonra nerde devam edeceksek bir ön bilgi niteliğinde.
Kan değerleri de yükselme eğilimine girdi, bu da çok iyi.
Güneş'in morali ve enerjisi iyi olunca biraz gezeriz demiştik. Gonca'ları da görmek çok istiyorduk. Sevgili arkadaşımızın Dallas'ta bir nefes mesafede olması geldiğimizden beri bize çok güven veriyor. Haftasonu Austin'de onlarla buluşmak için anlaştık. Çok güzel bir Teksas şehri imiş Austin, herkes öyle söylüyor.
Cuma gecesi Mustafa yolculuk için lezzet durakları araştırdı.
Çocuklar yolculuk için heyecanlandılar. Sırt çantaları hazırladılar. Arabada özlemiş oldukları çocuk şarkılarını dinlediler. Yolda hoş bir kasabada durduk, Round Top, çikolatalı pay üzeri dondurma, çok nefisti. Biraz bir ağacın gölgesinde oynadılar, bir kurbağa Güneş'in üstüne atladı, ben de Güneş'in, ne olduğunu anlamadı önce. Sonra biraz takip ettik, "yeşil değilmiş kahverengiymiş" diye hayal kırıklığına uğradı. Yolda yemyeşil çiftlikler, atlar, eşekler gördük. Hepimizin gözlerine iyi geldi. Biraz daha yaklaşabilmek ne iyi olurdu. Doğa sanki herşeye ilaç olabilirmiş gibi geliyor.
Austin'e vardık, Gonca'larla buluştuk. Muhabbet, kitapçılar, şirin lokanta derken yorgunluk ve Işık ve Güneş'in eve dönme isteği baş gösterdi. Otele varmadan eve gitmek istiyoruz diye mızıkladılar ama varınca rahatladılar. Değişik geldi, Güneş anne koynunda, Işık baba koynunda mışıl mışıl uyudular.
Gitmeden Nehir'in bloğuna bakmıştık. Bir komplikasyon olmuş ve yoğun bakımda imiş. Aklımızın bir yanı hep onlarda idi. Otelde nispeten stabil durumunu okuyunca biraz rahatladık.
Ertesi gün de kahvaltı, alternatif oyuncakçı ve Barton Spring'de buz gibi suya girmek, hepsi iyi geldi. Sevdik Austin'i, Houston'dan çok farklı, öğrenci ve genç çok, canlı şehir. Ama artık eve mi dönüyoruz, n'olur eve gidelim diye diye mahvoldular sonunda. Evcimen kızlarım. Bilenler bilir, şehir kavramı yok Işık'la Güneş'te. İstanbul bizim evimiz, Ankara anneanne ve burasının adı da Amerika. Çok komik ağlıyordu Işık. "Yeter artık Amerika'ya dönelim" diye. Dönünce de "anneanne eve gelebiliyormuşuz" dedi. Safi tasa bu kızlar.
Gonca'yla ne kadar konuşabildik, çok az, ama birbirimizi görmüş olduk. Bu da çok iyi. Eve döndüğümüzde biraz kafamızı dağıttığımızı farkettik.
İyiyiz. Güneş'im iyi, mutlu. Bu güne binlerce şükür ile başlıyorum.
Nehir'i düşünüyorum...Tüm dualarım onun için.. Umarım ben bunları yazarken o küçük vücudun bunu da atlatmıştır Nehir'cik. Güzel çocuk. Güldür annenin, babanın, ablanın ve tüm sevdiklerinin yüzünü.
Kaba bir tedavi planı verdi doktorlar. Hani bundan sonra nerde devam edeceksek bir ön bilgi niteliğinde.
Kan değerleri de yükselme eğilimine girdi, bu da çok iyi.
Güneş'in morali ve enerjisi iyi olunca biraz gezeriz demiştik. Gonca'ları da görmek çok istiyorduk. Sevgili arkadaşımızın Dallas'ta bir nefes mesafede olması geldiğimizden beri bize çok güven veriyor. Haftasonu Austin'de onlarla buluşmak için anlaştık. Çok güzel bir Teksas şehri imiş Austin, herkes öyle söylüyor.
Cuma gecesi Mustafa yolculuk için lezzet durakları araştırdı.
Çocuklar yolculuk için heyecanlandılar. Sırt çantaları hazırladılar. Arabada özlemiş oldukları çocuk şarkılarını dinlediler. Yolda hoş bir kasabada durduk, Round Top, çikolatalı pay üzeri dondurma, çok nefisti. Biraz bir ağacın gölgesinde oynadılar, bir kurbağa Güneş'in üstüne atladı, ben de Güneş'in, ne olduğunu anlamadı önce. Sonra biraz takip ettik, "yeşil değilmiş kahverengiymiş" diye hayal kırıklığına uğradı. Yolda yemyeşil çiftlikler, atlar, eşekler gördük. Hepimizin gözlerine iyi geldi. Biraz daha yaklaşabilmek ne iyi olurdu. Doğa sanki herşeye ilaç olabilirmiş gibi geliyor.
Austin'e vardık, Gonca'larla buluştuk. Muhabbet, kitapçılar, şirin lokanta derken yorgunluk ve Işık ve Güneş'in eve dönme isteği baş gösterdi. Otele varmadan eve gitmek istiyoruz diye mızıkladılar ama varınca rahatladılar. Değişik geldi, Güneş anne koynunda, Işık baba koynunda mışıl mışıl uyudular.
Gitmeden Nehir'in bloğuna bakmıştık. Bir komplikasyon olmuş ve yoğun bakımda imiş. Aklımızın bir yanı hep onlarda idi. Otelde nispeten stabil durumunu okuyunca biraz rahatladık.
Ertesi gün de kahvaltı, alternatif oyuncakçı ve Barton Spring'de buz gibi suya girmek, hepsi iyi geldi. Sevdik Austin'i, Houston'dan çok farklı, öğrenci ve genç çok, canlı şehir. Ama artık eve mi dönüyoruz, n'olur eve gidelim diye diye mahvoldular sonunda. Evcimen kızlarım. Bilenler bilir, şehir kavramı yok Işık'la Güneş'te. İstanbul bizim evimiz, Ankara anneanne ve burasının adı da Amerika. Çok komik ağlıyordu Işık. "Yeter artık Amerika'ya dönelim" diye. Dönünce de "anneanne eve gelebiliyormuşuz" dedi. Safi tasa bu kızlar.
Gonca'yla ne kadar konuşabildik, çok az, ama birbirimizi görmüş olduk. Bu da çok iyi. Eve döndüğümüzde biraz kafamızı dağıttığımızı farkettik.
İyiyiz. Güneş'im iyi, mutlu. Bu güne binlerce şükür ile başlıyorum.
Nehir'i düşünüyorum...Tüm dualarım onun için.. Umarım ben bunları yazarken o küçük vücudun bunu da atlatmıştır Nehir'cik. Güzel çocuk. Güldür annenin, babanın, ablanın ve tüm sevdiklerinin yüzünü.
Sevgili Gunes ve Isik,
YanıtlaSilIkinizi de cok iyi, cok tatli gordum. Cok guzelsiniz.
Fotograflardan birinde Gunes'in ustunde renk renk cicekli kumas parcalarindan yapilmis bir sort var. Bayildim. Benim de var oyle bir sortum, ama sadece kareli kumaslardan. Dur ben de bugun onu giyeyim. Boylece butun gun sizi yanimda, kendimi de sizin yaninizda hissederim.
Hepinizi sevgiyle kucaklayip opuyorum.
ozlem
MR'ı beklerken bu tip faaliyetler sizin için de iyi oluyordur be Ayşecik. Atlar, eşşekler, amanın kurbağa sıçradı, aa yeşil değilmiş, bak kızım eve gelebiliyormuşuz derken geçer zaman. Alternatif oyuncakçıyı da merak ettim ha bu arada.
YanıtlaSilNehir'in blogunu merak edenler olduysa:
http://nehir-im.blogspot.com/
Ayşem, kardeşim benim; fotolar çok güzel, Özgür'ün değişiyle 'çok güzel bir zamanlar' geçirmişsiniz :) Bol, bol küçük küçük kaçış planları yapın, ne güzel yüzleri gülüyor.
YanıtlaSilGüneş için söylenenler, öngörülenler harika !! Her şeyin iyi gideceğine inancım tam zaten ama amerikanyalı doktorlardan duymak insanı gönendiriyor.
Nehir'in durumu beni çok üzüyor. 'hava embolisi' adı bile sevimsiz. Düzelecektir umarım ama keşke olmasaydı böyle bir komplikasyon, yıprandı yavrucak.
Öpüyorum hepinizi.
Hamiş: Renkli, renkli patiler süper !!
Erinç
Çok da gülmemişler aslında fotoğraflarda Erinç'cim ama ben yakalayamıyorum. Hiç sevmiyorlar poz vermeyi, hemen kafalar öne eğiliyor. Ama gülüyorlar (çok şükür) bunu söyleyim. Sizin gibi fotoğrafçılar lazım yakalamak için!
YanıtlaSil'yüzleri gülüyor' derken fotoğraflar üzerinden konuşmadım aslında,yani genel olarak keyifleri yerinde anlamında...umarım hep böyle olur..keyifler katlanarak artar..
YanıtlaSilSevgili Gunes,Isik,Aysegul,Mustafa;
YanıtlaSilHaberlerinizi surekli izliyorum.Herseyin iyi olacagina inaniyorum.
Biliyorsunuz ben Paris'teyim, Necker icin gerekli olanlari yapabilirim.
Hoscakalin.Selamlar.
Guler TUNCER
gutuncer@hotmail.com
Tel.: 0033144750240
Sağolasın Güler'cim. Sizlerle geçirdiğimiz Paris günlerini anmıştım ben de geçen gün. İki yıl önce bu zamanlardı. Aslında Necker değil de pediatrik nöroonkolojide Institut Gustave Roussy çok iyi görünüyor. Belki ikinci fikir için bir dosyayla bizim bizzat başvurmamız en iyisi olur. Ama sağol yine de, birşey gerekirse elinden kurtulmayacağını da biliyorum. Sevgiler herkese.
YanıtlaSil