Güneş'in ateşi düştü, kan ve idrar kültürlerinde bir bakteri üremedi. Kan değerleri de yükselmeye başlamış. Eve dönerken Güneş'e bir hediye seçmesini söylediler hazine sandığından. Güneş bir tane kendisine bir tane de Işık'a götürmek için sihirli değnek (plastik bir çubuğun ucuna tutturulmuş tüyler) aldı. Hacettepe'ye adımımızı attığımız ilk günden beri, yani üç aydır ilk defa, Güneş bir sağlık personeline, hediyeleri veren hemşireye "thank you" dedi. Biz de sihirli bir değneğin Güneş'imin tümörünü yok etmesini bekliyoruz artık.
Bu arada Türkiye'nin bir numaralı şehrinin bir numaralı yangın doktoruna bir teşekkür borcumuz var. Saatlerdir Ayşegül kitaplardan ben internetten okuyup şiştikçe şişiyorduk. Çağkan'cım, yorumlarınla Güneş'in ateşini değil belki ama bizim kasvetimizi söndürdün bu gece, sağ olasın.
Sağlıcakla kalın
Mustafa
Onun "thank you"sunu severiz.Yorumlar bize de iyi geliyor doğrusu. Ne idüğü belirsiz bir melanetle değil tanımları belli bir nesneyle mücadele eden insanların ellerinde güvende olduğu duygumuz güçleniyor. Hasretle kucaklıyoruz
YanıtlaSilNazlı
Kuzum eve dönünce sevinmiştir,diğer kuzumun da keyfi yerine gelmiştir.Mutlu kuzular mutlu mutlu oynuyorlardır su anda muhtemelen. Gözümün önündeler.
YanıtlaSilAyşecim radyoterapinin yan etkilerinden bahsetmişsin ama protonda zaten bu yan etkiler minimum diye oralara gidilmedi mi? O saydığın yan etkiler klasik radyoterapiye ait. Lütfen iyi düşün güzel arkadaşım.
Dün gece rüyamda Güneşimi gördüm.Bir sürü gelincik olan, yeşil bir parkdaydık,sadece ikimiz. Meşhur 'rüzgarlı sallama' faslı bittikten sonra bir bankta oturduk.Üzerimize güneş vuruyordu.İşte orada sohbet ettik. Gecenin bir yarısı uyanıp aramızda geçen diyaloğu not ettim, unutmamak için. Hemen hemen şöyleydi:
-Erinç Teyze, sen de gelincikleri seviyor musun?
-Evet Güneşcim,en sevdiğim çiçek.
-Ben okulda gelincik elbisesi giyip gelincik olucam, Işık da papatya olacak, gösteri yapıcaz biz.
-Güneşcim, biz eskiden şeftali, elma falan olurduk yerli malı gününde. Demek değişti büyüyeli biz.
-Annem ne olmuştu?
-Bilmem ki, soralım. Ben onu biraz daha sonraları tanıdım.
-Ben sizi kardeş sanıyordum. Değişik bir kardeş, arkadaşdan olan. Ne çok teyzem var benim diyordum. İstanbul'da annem hergün bilgisayarda birşeyler yazardı. Sorunca 'Erinç teyzenle konuşuyoruz' derdi. Gerçi ağzından hiç ses çıkmadan nasıl konuştuğunu anlamadım hiç. Artık çok az konuşuyorsunuz. Üzgün müsün? Ağladın mı buna?
- Güneşim illa yanyana olmak gerekmiyor ki..Biz ara ara çok kereler ayrı olduk, bazen dünyanın apayrı uçlarında. Yıllarca da bir metrelik sırayı paylaştık. İnan ki çok birşey değişmiyor. Hem şimdi bizim ortak bir amacımız var, senin iyileşmen. O da bizi daha güçlü yapıyor.
-Ama Erinç Teyze ben zaten iyileştim. Ben hastanedeyken anneannem bana gelincik elbisesi dikti.Şimdi hepimiz Pofuduğu da alıp Kuzguncuk evimize dönüyoruz.( bizim kedinin ne işi var Amerikada?? :) )
Erinç
Bir rahatlama yorumu da ben yazayım. Erinç diyalog hakkaten süpermiş. İyi ki not etmişsin ve gönderdin, bu da iyi geldi.
YanıtlaSilTitiz arkadaşlar diyalog değil monolog bu, E'nin rüyası değil mi Güneş'i de o konuşturmuş diye bıyık altından güledursunlar, dikkatli okur Güneş'in dediklerinin, kafasının çalışmasının, sorduklarının (Annem ne olmuştu?, Ağladın mı buna?) bir yetişkinin ağzından çıkamayacağını, diyaloğun akışının bir yetişkin ve bir başka sahte yetişkinin konuşmasına uymadığını teslim edeceklerdir.
Erinç Teyzesi, Güneş'i çok düşünmüş, özlemiş, Güneş de teşekkür olarak onun rüyasına girmiş. Ben bugün buna inandım.
Evet,evet İzzet bence de, kuzum rüyama geldi.
YanıtlaSilÖzlemek ne zor. Dön, dolaş aynı fotoğraflara bak dur.